17 Mart 2014 Pazartesi

İKTİDAR

    Halk duygularıyla hareket eder; yöneticiler ise mantıklarıyla. Yönetici için sadece güç sahibi olmaktır önemli olan. Yoksa bizim bakış açımızla düşündüğümüz gibi "Benim ideolijim bu ve buna göre hareket etmeliyim" gibi bir düşünce yoktur yöneticinin kafasında. Daha birkaç gün önce iktidar partisinin İzmir Belediye Başkanı adayı "Hem muhalifim hem Atatürkçüyüm" demişti. O bir şekilde başa gelsin de.. Gerisi önemli değil. İzmir komünist olsa "Karl Marx hayranıyım" diye demeç verirler. Bu yüzdendir zaten sağ partidekilerin bazılarının dinden haberinin olmaması veya sol partidekilerin ise emeğin öneminden.

   İktidar olmak ve iktidarda kalmaktır önemli olan. Bunun için sorun çıkartan kısmı söküp bölünmeyi bile göze alır iktidar sahipleri. Herkesten destek alamayacağı belliyse ne diye kendi tabanından olmayana yaranmaya çalışsın ki? Daha da kışkırtır ve inceldiği yerden kopartır. İnce ince işler beyinlere: Alevi mi sünni mi? Laik mi müslüman mı? Muhafazakar mı muhalif mi? Solcu mu sağcı mı?

    Halk için önemli olan her zaman için muhalefeti güçlü tutmaktır. Halkın tamamı veya ezici çoğunluğu bir parti veya görüşe destek verirse bunun sonucunun faşizm ve totaliter rejimler olduğu tarih boyunca görülmüştür. Eğer iktidarlar gücü tamamen elinde hissederse yapabileceklerinin sınırı yoktur. Bu yüzden halk hiçbir zaman kendi görüşüne paralel olsa da körü körüne iktidara bağlanıp inanmamalı ve sorgulamalıdır. Bir ülkede muhalefet ne kadar güçlü olursa demokrasi de o kadar sağlam olur. Ama bu kadar kalabalık ve bu kadar okumayan bir millet olduğumuz sürece birileri hep ezecek ve birileri de ezilecektir. İnsan doğasının gereği budur. Yoksa teoride mükemmel olan ancak gerçek hayatta monarşiden farkı kalmayan sosyalizm ve komünizm gibi rejimleri tüm dünya başarıyla uygulayabilirdi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder